01.04.2010
5 ders
63, Çankaya, Turkey

5 Ders

Birinci Ders:

Okuldaki ikinci ayimda, hocamiz test sorularini dagitti.
Ben okulun en iyi ogrencilerinden biriydim. Son soruya
kadar soluk almadan geldim ve orada cakildim kaldim.
Son soru soyleydi :
'Her gun okulu temizleyen hademe kadinin ilk adi nedir ?'
Bu her halde bir cesit saka olmaliydi. Kadini, yerleri
silerken, hemen her gun goruyordum.
Uzun boylu, siyah sacli bir kadindi. 50'lerinde falan
olmaliydi. Ama adini nerden bilecektim ki !
Son soruyu yanitsiz birakip kagidi teslim ettim.
Sure biterken bir ogrenci, son sorunun test
sonuclarina dahil olup olmadigini sordu.
'Tabii, dahil' dedi, Hocamiz...
'Is yasaminiz boyunca insanlarla karsilasacaksiniz.Hepsi
birbirinden farkli insanlar. Ama hepsi sizin ilginiz ve
dikkatinizi hak eden insanlar bunlar.
Onlara sadece gulumsemeniz ve 'Merhaba' demeniz gerekse
bile...'
Bu dersi hayatim boyunca unutmadim.
Hademenin adini da...
Dorothy idi.

Ikinci Ders :

Bir gece vakit gece-yarisina dogru Alabama Otoyolunun
kenarinda duran bir zenci kadin gordum.
Bardaktan bosanirca yagan yagmura ragmen, bozulan
arabasinin disinda duruyor ve dikkati cekmeye
calisiyordu. gecen her arabaya el salliyordu. Yaninda
durdum. 60'li yillarda bir beyazin bir zenciye, hem de
Alabama'da, yardima kalkismasi pek olagan seylerden
degildi.
Onu kente kadar goturdum. Bir taksi duragina biraktim.
Ayrilirken ille de adresimi istedi, verdim.
Bir hafta sonra, kapim calindi.
Muazzam bir konsol televizyon indiriyordu adamlar. Bir
de not ekliydi, armaganda...
'Gecen gece otoyolda bana yardiminiza tesekkur ederim. O
korkunc yagmur sadece elbiselerimi degil, ruhumu da
sirilsiklam etmisti.Kendime guvenimi yitirmek uzereydim,
siz cika geldiniz. Sizin sayenizde olmekte olan kocamin
yataginin bas ucuna zamaninda ulasmayi basardim. Biraz
sonra son nefesini verdi.
Tanri bana yardim eden sizi ve baskalarina karsilik
beklemeksizin yardim eden herkesi kutsasin...
En Iyi Dileklerimle,
Bayan Nat King Cole.'

Ucuncu Ders :

Size Hizmet Edenleri Hep Hatirlayin...

Bir pastanin uc otuz paraya satildigi gunlerde 10
yasinda bir cocuk pastaneye girdi. Garson kiz hemen
kostu...
Cocuk sordu:
'Cikolatali pasta kac para ?'
'50 Cent.'
Cocuk cebinden cikardigi bozuklari saydi. Bir daha sordu:
'Peki, Dondurma Ne Kadar ?'
'35 Cent.' dedi garson kiz, sabirsizlikla.
Dukkanda yiginla musteri vardi ve kiz hepsine tek basina
kosusturuyordu.Bu cocukla daha ne kadar vakit
gecirebilirdi ki...
Cocuk parasini bir daha saydi ve
'Bir dondurma alabilir miyim, lutfen ?' dedi.
Kiz dondurmayi getirdi.
Fisi tabagin kenarina koydu ve oteki masaya
kostu. Cocuk dondurmasini bitirdi. Fisi kasaya odedi.
Garson kiz masayi temizlemek uzere geldiginde, gozleri
doldu birden..Masayi sanki akan gozyaslari
temizleyecekti.
Bos dondurma tabaginin yaninda cocugun biraktigi 15
Cent'lik bahsis duruyordu..

Dorduncu Ders :

Yolumuzdaki Engeller...

Eski zamanlarda bir kral, saraya gelen yolun uzerine
kocaman bir kaya koydurmus, kendisi de pencereye
oturmustu. Bakalim neler olacak diye gozluyor...
Ulkenin en zengin tuccarlari, en guclu kervancilari,
saray gorevlileri birer birer geldiler, sabahtan oglene
kadar hepsi kayanin etrafindan dolasip saraya girdiler.
Pek cogu krali yuksek sesle elestirdi. Halkindan bu
kadar vergi aliyor, ama yollari temiz tutamiyordu.
Sonunda bir koylu cikageldi. Saraya meyve ve sebze
getiriyordu.
Sirtindaki kufeyi yere indirdi, iki eli ile kayaya
sarildi ve ikina sikina itmeye basladi. Kan ter icinde
kaldi ama, sonunda, kayayi da yolun kenarina cekti. Tam
kufesini yeniden sirtina almak uzereydi ki, kayanin eski
yerinde bir kesenin durdugunu gordu.
Acti... Kese altin doluydu. Bir de kralin notu vardi
icinde...
'Bu altinlar kayayi yoldan ceken kisiye aittir.' diyordu
kral.
Koylu, bugun dahi pek cogumuzun farkinda olmadigi bir
ders almisti.
'Her engel, yasam kosullarinizi daha iyilestirecek bir
firsattir.'

Besinci Ders :

Onemli Olan Vermektir..

Yillar once hastanede calisirken, agir hasta bir kiz
getirdiler. Tek yasam sansi, bes yasindaki kardesinden
acil kan nakli idi. Kucuk oglan ayni hastaliktan
mucizevi bir sekilde kurtulmus ve kaninda o hastaligin
mikroplarini yok eden antikorlar olusmustu.
Doktor durumu bes yasindaki oglana anlatti ve ablasina
kan verip vermeyecegini sordu. Kucuk cocuk bir an
duraksadi. Sonra derin bir nefes aldi ve 'Eger
kurtulacaksa, veririm kanimi' dedi. Kan nakli
yapilirken, ablasinin gozlerinin icine bakiyor ve
gulumsuyordu.
Kizin yanaklarina yeniden renk gelmeye baslamisti, ama
kucuk cocugun yuzu de giderek soluyordu...
Gulumsemesi de yok oldu. Titreyen bir sesle doktora sordu :
'Hemen mi olecegim ?'
Ufaklik, doktoru yanlis anlamisti, ablasina vucudundaki
butun kani verip, olecegini dusunuyordu.

Not :

Icinizden gelmiyorsa, kimseye gondermeyin.
Hic kimseye gondermezseniz bir sey olmaz zaten. Eger
burada anlatilanlar sizi hic bir sekilde etkilemediyse
zaten icinizdeki bazi duygulari kaybetmissiniz demektir


Çok gerekmiyorsa lütfen yazdırmayınız.
Yazdırmadan önce çevreyi ve maliyetini düşününüz.

Please, consider your environmental responsibility.
Before printing this e-mail ask yourself: “Do I need a hard copy?"

7 views
 
Comments

There are no comments yet.
Leave your comment, start the discussion!

Blog
Blogs are being updated every 5 minutes